20 Mayıs 2009 Çarşamba
zaman:
13:49
|
Kendimi bir an Kurtlar Vadisi’nde ve ihtiyarların gizli toplantısında zannettim... Gerçi bu format, yirmi küsur yıldır aşina olduğum ve ucundan kıyısından çekiştirdiğim, oturumları yöneten Başkan’a üç-beş yıldır “Hadi artık başlat şunu” diye hasretimi belirttiğim bir format ama...
Ama yine de farklı geldi. Güzel olan, her zaman yeni ve farklı değil midir?
Toplantı başlamak üzereyken, biraz da loş hissedilen “Balo Salonunda” “hipnoz” tesiri oluşturan o müşfik ve fakat otoriter dış ses, kuralları anlatmaya başladı ve durumun ciddiyetini kavradım hemen: “Babıali Toplantıları yeni döneminde 3., toplamda 90. oturumuyla yine Türkiye’ye yön vermeye kararlıydı. Yerli ve yabancı devlet başkanlarıyla, bakanlarla, kanaat önderleriyle köprü tekrar kuruluyordu.”
Konuşmacı kürsüsünde, ne söyleyeceğini, nasıl söyleyeceğini merak ettiğim bir adam oturuyordu.
Konu; Tarım... Konuşmacı; Tarım Bakanı Mehdi Eker... Oturum Başkanı gerçeği itiraf etti: Tarım bugüne kadar göz ardı ettiğimiz hayati bir meseleydi.
Babıâli Toplantılarını değerli kılan, davet edilen konuğun konumlandırılması ve katılımcılardır. Davet edilen konuk, bilgilerinden, tecrübelerinden istifade etmek için çağrılır. Bu gerçektir. Çünkü katılımcılar da, o toplantıya maddi ve manevi değer ödeyerek katılmış ciddi ve ne istediğini bilen insanlardır. Konuk sınanmak için değil, “birikimini lütfetmek” için mikrofon başına geçer. Konuk için de, hitap ettiği kitlenin kalitesi bir lütuftur. Taraflar “gerçekleri doğrudan paylaşmanın” mutluluğunu yaşar.
Sayın Mehdi Eker beni çok şaşırttı. Konusuna bu kadar hakim, işini bu kadar seven, üslubu ve mantalitesi bu kadar berrak fazla siyasetçi tanımadım belki de... İthal ettiğimiz Medeni Kanun’daki bir maddenin, (ithal ettiğimiz ülke o maddeyi 60 küsur sene önce değiştirmiş) tarım politikamızın önündeki en büyük engel olduğunu öğrendim mesela.
Tarım alanlarının miras yoluyla sürekli bölünmesi ve küçük parçalı üretimin zorluğu ve maliyeti, aklı başında ülkelerin çoktan aştığı bir problem. Sayın Eker, “biz de aşmalıyız” diyor.
Yediğimiz içtiğimiz gıdaların doğallığı meselesi benim için her şeyden önce geliyor. Kimyasallar, zehirler, hormonlar, kısır tohumlar vs. Burada anlatması çok zor ve uzun... Ama öyle güzel şeyler yapılmış ve yapılıyor ki, inanın rahatladım. İşin başında, işini bilen bir adam var.
Orijinal insan, zor arkadaş, değerli Osman Ataman’ın, bu toplantıları tekrar organize etmesi Türkiye için bir şanstır.
(Not: Başlıkta tarımı öne çıkarsaydım kim okurdu? Kurtlar Vadisi abartması masum bir tuzaktan ibaret.)
Türkiye Gazetesi / Murat Başaran
0 yorum:
Yorum Gönder