20 yaşında dünyayı kurtarmak isteyen

Toplumlar ve Afazi


Türkiye'yi dışarıdan gözlemlemek, insana bazı noktaları daha kolay yakalayabilme fırsatı veriyor.

Alev Alatlı, Türk toplumu için, bir 'afazi hastalığı'ndan bahsetmişti bir zaman.. Kimine göre çok uçuk bir iddia gibi gelebilir, ama bu iddia merceğini kişiler üzerine tuttuğumuzda, maalesef bu acı gerçeğe çok yakın olduğumuzu görüyoruz.

Artık, 'zeka ile bilginin eşdeğer veya birbirini tamamlayıcı unsurlar olduğu insanlık dönemi' geride kalıyor. Bilgi, herkesin ulaşabileceği bir meta konumuna dönüştü. Dünyadaki bütün toplumlar, aynı seviyede olmasalar da bu kuraldan nasiplerini alıyorlar.

Gelişmiş toplumlar, özetle, doğuda Japonya, Kore, Avustralya, Malezya ve batıda özellikle Batı Avrupa ve ABD toplumları, artık bilgiyi olağan buluyorlar ve bilginin ayrıntısında kulaç atabiliyorlar. Son günlerde Google'ı rafa kaldıracak sistemlerden bahsedilmesi, bunun basit bir göstergesi.

Gelişmekte olan toplumlar ise, bilgiye bu kadar hızlı sahip olabilmenin hayranlığından hala uyanamadılar. Ülkemizde internet kullanma sayısının artmasından duyduğumuz iftihar duygusu gibi.. Halbuki, 2000 senesinde gittiğim Melbourne'de internet cafe aramış, bulamamıştım. Sorduğumda, öyle bir sektör olmadığını, çünkü; evde, işte, metroda, parklarda heryerde wireless olduğunu söylemişlerdi. Ve tabi herkesin dizüstü bilgisayarı..

Gelişmemiş toplumlar ise, bu rüya gibi gerçeği yeni yeni başkalarından duymaya başlıyorlar.

Şimdi bir soru çıkıyor karşımıza: Varolan bilgiyi elde ederek, 'keşf edilmemiş manaları ortaya çıkaracak soru'yu sorabilmeyi başaracak bir toplum olabilecek miyiz?

Önümüzdeki elli yılda, bilgi ve zeka, galiba bu sorumuza olumlu cevap verebilen toplumların vasfı olacak.

Bunun da iki yolu var:

Biri; sürekli düşünme-araştırma kabiliyetini aktif tutarak..

İkincisi; varolan bilgiyi iyi süzüp, yeni düşünce hamleleri ve duyulmamış alternatif formüller geliştirerek..

İşte afazi hastaları, bu iki yolu da reddederler. Sadece en kolaycı, havaleci ve zevke en çok hitap edeni zihnen yoklamaya çalışırlar. Hatta mevcut bilgiden bir adım ötesine gitmeyi bile yorucu ve sıkıcı bulurlar.

Ne kadar gerçektir bilmiyorum, ama çocukken duyduğum bir hikaye vardı:

Bağdat tenbelleri diye bir kavram varmış. Osmanlı döneminde bu tembellere maaş verilirmiş. Bir süre sonra bu tenbeller iyice artınca, idareciler gerçek tenbelleri bulmak amacıyla bu tenbelleri sınamak isterler. Bu tenbelleri meydana toplarlar ve etraflarına bir ateş çemberi yakarlar. Ateş çemberi daraldıkça bu tenbeller bir-bir kaçmaya başlarlar. En son, yerlerinden hiç kımıldamayan, sırt-sırta vermiş iki tenbel kalır. Ateş iyice yaklaşınca biri, kendinden geçmiş bir ses tonuyla, 'Arkadaş! Burnuma bir duman kokusu geliyor' der. Arkadaşı, ondan daha mayışmış bir eda ile cevap verir: 'Off, nasıl da üşenmeden söyleyebildin...'

Millet olarak elbetteki tenbel değiliz ama, bugün Türk toplumunun önündeki en büyük handikap bence budur. Günlük düşünce kapasitemiz, spor, magazin ve Kurtlar Vadisi üçgeni içerisinde sıkışınca, beynin düşünmeye ayıracağı kapasite dolmuş oluyor.

Dünyada önümüzdeki elli yılda, bu handikapı aşabilen toplumlar, birinci sınıf toplumlar olacaktır. Japonlar'a bu yüzden çok dikkat edin.

Sonuç: Türk toplumu olarak, dünyayı ve gelişmeleri iyi gözlemleyip, tarih birikimimizi heybemizde tutarak, ciddi bir istikbal vizyonu geliştirebilmeliyiz. Birey olarak herbirimiz kendi iç dünyamızda bunu yerleştirdiğimiz zaman, toplum ve insanlık adına zaten çok şey yapmış olacağız.

Kıssadan hisse anlamında bir hatıra ile sözü bitireyim. Bir büyüğümden dinlemiştim:

Yıllar önce, Trakya'da 20 yaşlarında bir genç, "dünyayı kurtaracağım" diye yola çıkar. 30'lu yaşlarına kadar çalışır. Bakar ki, dünya çok büyük. Bu ömür dünyayı kurtarmaya yetmeyecek. 40'ına kadar "Türkiye'yi kurtaracağım" diye çalışır. 50'sine kadar Edirne'yi, 60'ına kadar da Umurbey mahallesini kurtarmaya çalışır.

70'ine gelince bakar ki, kendisi yaşlanmış, çoluk-çocuğu-ailesi perişan olmuş. Hayatın girdabları içerisinde ilgisizlikten pörsümüş-kalmışlar. Netice sıfır... Ve 80'ine doğru, acı ama hayati bir söz söyler, der ki: "20li yaşlarımda, kendimi ve ailemi kurtarmak için çalışsaydım, dünyayı kurtarmak adına çok şey yapmış olurdum..."

0 yorum:

Visit the Site
Add to Technorati Favorites TOPlist
kurtlar vadisi haberleri,kurtlar vadisi pusu haberleri,kurtlar vadisi resimleri,kurtlar vadisi pusu resimleri,dizi kurtlar vadisi,kurlarvadisi pusu,kurtlar pusu,kurtlar vadisi,kurtlar vadisi bolum,kurtlar vadisi com,kurtlar vadisi fragman,kurtlar vadisi indir,kurtlar vadisi izle,kurtlar vadisi müzikleri,kurtlar vadisi pusu,kurtlar vadisi pusu bölümleri,kurtlar vadisi pusu fragman,kurtlar vadisi pusu izle,kurtlar vadisi pusu müzikleri,kurtlar vadisi video,kurtlar vadisi videoları,kurtlar vadisi yeni,kurtlar vadısı,kurtlarvadisi,kurtlarvadisi com,kurtlarvadisi pusu com,polat alemdar,vadisi pusu,www kurtlar vadisi,www kurtlarvadisi,www kurtlarvadisi com