http://img248.imageshack.us/img248/2076/newofisswne3.jpg

“Atina sitesi kaleleri ayakta iken ahlakı harabe olmuştu,” der Aristotales.

Mardin’in Bilge Köyü’ndeki cinnetin özetidir bu.

47 kişinin katliyle tanık olduğumuz “sosyal şizofreni” aslında küçük bir köyün değil bütün bir ülkenin sorunudur bugün.

Olayın görünür sebeplerinin hükmü geçicidir. Önemli olan görünmez sebeplerin ortadan kaldırılabilmesidir. Adına ister töre cinayeti diyelim ister korucu katliamı, sonuç değişmez. Bugün varılan nokta, Türkiye’nin geri kalmışlık düzeyinin vahametini veya tersten söylenirse “muasır medeniyetler seviyesi”nden ne kadar uzak olduğunu gösterir.

Anadolu’nun öteki ucunda kadim medeniyetlere beşiklik etmiş bir yörede, “diyalog şehri” Mardin’de yaşanan bu vahşet evrensel değerler genelinde kendi ahlaki, kültürel, dini ve tarihi değerlerimizin yüzüne okkalı bir tükürük derecesindedir.

Sorumlu arama telâşına kapılanları rahatlamak gerek şimdi: Sorumlu biziz, hepimiz…

Çağdaşlaşmanın Batılılaşma olduğunu zanneden, bu sebeple kendi değer üretme yeteneklerini felç etme pahasına başkalarının kültür değerlerini ithal eden zihniyettir sorumlu olan.

İstanbul’un, Ankara’nın, İzmir’in bütün Türkiye olduğu yanlışına düşen bir avuç at-kat-yat meraklılarının, onlardan aşağı kalmayan ve evlerinin duvarlarını Swarowski taşlarla bezerken ofislerini Kurtlar Vadisi Polat’ınınkine benzetmek için milyon dolarları çılgınca savuran sözde “İslami Burjuvazi”dir sorumlu olan.

Bir taraftan Ramazan’da mini etek giyeni dövmeye kalkan dini taassup ile öte taraftan Zen, Tantra, Hare Krishna’larla dinin psikolojik değerini yitirmesine sebep olanlardır sorumlular.

Kendi öz değerlerimize burun kıvıran, dışarıdan kopyaladığı inanç sistemiyle bugün Satanizm ve uyuşturucu illetine engel olmaktan aciz satılmış ruhlardır sorumluluk duyması gerekenler.

“Bilimsiz din kör, dinsiz bilim topaldır”, diyen Einstein’a inat dini, hurafelerle bezeyen ve dinin bilimden uzak olduğu türküsünü çığıranlardır sorumlular.

“Meşveret (danışma) sünnettir” sözüyle İslam kendinin demokrasi dini olduğunu kanıtlarken, din kisvesi altında dini esasları “es geçme” gayretleridir suçlanması gereken.

Ulus-devlet oluşumu yalnızca “Türküm” diyerek gerçekleşmez. Bu sesi ortak değerler bütünü etrafında birleştirebilmek esastır.

Ne yazık ki, ister haşema olsun ister tanga, giyim-kuşam tarzına; inanca veya inançsızlığa kıyasıya savaş açan zihniyetler ulus-devlet kavramının oturmadığının habercisidir.

Etrafta cinsel istismardan tecavüze, Nataşalardan mafya babalarına kadar ne ararsak hepsi var. Hızlı sanayileşme, kentleşme ve yaratıcılıkta tembelleşme sonucu ortaya çıkan sosyal bozukluklar cümlesindendir tüm bunlar.

Sonuçta değerler sistemi sarsılır; birey yalnızlaşır, bunalıma düşer. Kültür karşıtı akımların 1980’lerden bu yana tırmanışta olması başka nasıl açıklanabilir?

Gelin görün ki, toplum dinamikleri üzerine yoğunlaşan akademik inceleme sayısı 3’ü geçmez. Lâkin seçimler yaklaşınca ortalık istatistik ve anketten geçilmez. Ne acı!

Doğu ve Güneydoğu’da nüfusun yüzde 25’ini aşiretler oluşturur. Urfa’da 1974’te aşiret sayısı 245 iken 1991’de bu rakam 265’e yükselmiştir. Kimin umurunda?!

Bölgenin sosyal yapısı üzerine bilimsel araştırma yapılmaksızın sorunlara çözüm bulmak imkânsız. Ama toplumsal dokuyla ilgili araştırma sayısı son derece sınırlı. Sosyolog, psikolog ve antropologlardan bundan böyle “masa başı” kuramsal çalışmalar yerine sahada yıllarını geçirerek somut verilerle köklerimizi zehirleyen sebepleri bulmaları beklenir.

Anadolu’nun okul, yol, insanca yaşama hakkı yanı sıra kültürünün de genel toplam kültüre kaynaştırılabilmesi gerekli. Aksi halde aşiretlere bağlılığın bir statü meselesi gibi algılanmasının önüne geçilemez.

Hükümet bölgede siyasetten arındırılmış sosyal projeler çerçevesinde dengeli, sağlıklı, kısa-orta-uzun vadeli kalkınma modelleri geliştirilebilmelidir. Bugüne kadar ortaya konulan modellerin işe yaradığı söylenemez. Ekonomik kalkınma ahlaki değerlerin korunup beslenmesi olmaksızın hiçbir şey ifade etmez ve sonuç ortadadır. Bu bağlamda dürüstlüğün topluma kazandırılması, kurumlarda ahlaki değerlerin sağlamlaştırılması beklenir.

Devletin, hükümet ve sivil toplum örgütleriyle el ele sınıflar arası farklılaşmayı ve zengin-fakir uçurumunu yok etmek üzere çözüm üretmek millete karşı birinci önceliği olmalıdır.

Aksi halde, “Korkarım ki zenginlik arttıkça, bütün dallarda gurur, kızgınlık ve dünya sevgisi de artacak,” diyen Hıristiyan ilâhiyatçı John Wesley’in sözlerinin gerçek olması kaçınılmazdır.

Sosyal çürüme inanç ve değerler sistemi, kültürel unsurlar, hedefler ve eğilimlerle bire bir ilişkilidir.

Artık alarm seviyesi “kırmızı”dadır.

Evet, Bilge Köy bilgelikten uzak bir olaya sahne oldu. Ama sorumluluk hepimizin.

Bu şizofreni bizi yok etmeden hep birlikte kolları sıvamalı, ana-babalarımızın çocukluğumuzda öğretmeye çalıştıkları üstü tozlanmış ahlaki değerlerimizi gün ışığına çıkarmalı, onları büyütüp beslemeli ve titreyip kendimize gelmeliyiz.

0 yorum:

Visit the Site
Add to Technorati Favorites TOPlist
kurtlar vadisi haberleri,kurtlar vadisi pusu haberleri,kurtlar vadisi resimleri,kurtlar vadisi pusu resimleri,dizi kurtlar vadisi,kurlarvadisi pusu,kurtlar pusu,kurtlar vadisi,kurtlar vadisi bolum,kurtlar vadisi com,kurtlar vadisi fragman,kurtlar vadisi indir,kurtlar vadisi izle,kurtlar vadisi müzikleri,kurtlar vadisi pusu,kurtlar vadisi pusu bölümleri,kurtlar vadisi pusu fragman,kurtlar vadisi pusu izle,kurtlar vadisi pusu müzikleri,kurtlar vadisi video,kurtlar vadisi videoları,kurtlar vadisi yeni,kurtlar vadısı,kurtlarvadisi,kurtlarvadisi com,kurtlarvadisi pusu com,polat alemdar,vadisi pusu,www kurtlar vadisi,www kurtlarvadisi,www kurtlarvadisi com